24 Mayıs 2009 Pazar




kampüsun güzelliklerinden sadece biri ... anavatanı Afrika olan "Alev Ağacı"adını yapraklanmadan önce ikili üçlü saplar halinde açan alev kırmızısı çiçeklerden alıyor ..

Final döneminden sonra Asyamı işyerime götürmek istiyorum .. seveceği çok şey var.. rahatça koşup oynayabileceği çimenler, bir sürü teyzeler abiler ablalar .. resimdeki gibi farklı ağaçlar .. zengin bir fauna .. eminim çok eğlenekisn annecim ..

21 Mayıs 2009 Perşembe

yeni bir oyuncak


annen yine boş durmadı bebişim... sabaha yeni bir surpriz ... tabi sen halkaları geçirmek yerine elişi kağıdını mı çıkarmaya çalışırsın boruyu mu dişlersin artık yaratıcılığına kalmış :) güle güle oyna...
daha önceki el yapımı oyuncaklar la ne mi yapiyoruz kağıttan köpeğimizin dilini çekiyoruz ..yap bozun parçaları da evrilip çevrilip tadılıyor .. şu üçgeni kareyi yerleştireyim demek yok pek :) olsun ama çabalıyorsun da pek denk gelmiyor annecim ..

doktor kontrolundeyim inanır mısınız?




doktora gidip de kendini oyuncaklar arasında bulurse bir bebek neşelenmez de ne yapar?

20 Mayıs 2009 Çarşamba

hasta oldum :(

ne kadar ara vermişim kuzumu anlatmaya ... bugun oysa 14. ayımızı doldurduk. Bir haftadır grip ve ishalle uğraşıyoruz. İlaç almaktan şaşkına döndü meleğim ağlamaktan öksürmekten sesi kısıldı ..bir mahzun prenses oldu .. öyle masum öyle şirin ..
Zor bebeklerin böyle dönemleri zor -dili olup da bir anlatsa- ama bir o kadar da gerekli güçlenmeleri için ...tek teselli bu ...
Asya 11. ayında başladığı özgür adımlara doğru serüvenini 13. ayının ilk haftalarında bağımsızlaşan bırakın elimi edasının eşlik ettiği yürüyüşle noktaladı. Şimdi serüvenin ikinci bölümündeyiz "düşerim kalkarım ben yine de keyfime bakarım özgürüm ben ..." böyle bir alıp başını gitmeler ... koridorda kaybolmalar ... çağırınca gelmemeler ...kovalanınca kaçmalar .. kanepelere tırmanmalar inmeler falan ..pek bir aktif dinamik günler. Benim tabi elim yüreğimde hızlı adımların sarsak ritmini gördüğümde, duvar, kapı, sehpa kenarlarında yalpalamalarına eşlik eden kalp çarpıntılarım ...ama bende de hoppala deyip hiç çaktırmamalar falan .. işte böyle geçiyor günler..
Kelimelerimiz hala suskun ... eski bildiklerimizin daha net telaffuzlarından ibaret ...
Bu hastalık huyumuzu da değiştiriyor biraz ; ağlayarak daha bir çalışıyoruz istediğimizi yaptırmaya .. tabi biz de kıyamiyoruz annecim sana .. ama umarım kalıcı olmaz ..yoksa hiç olmaz böyle annecim hiç olmaz..

11 Mayıs 2009 Pazartesi

kahkahalarım

hep böyle kal

hep böyle kal

hep canayakın