26 Aralık 2010 Pazar

Bir öylesin bir böyle ....
Daha bir dinamik enerjik,
yetişemiyorum çoğu zaman ....
Daha sık söz dinlemiyorsun coook kızıyorum bazen ....
Aklın fikrin muzurlukta ...
Pek de bir tatlı dille her istedigini yaptırmakta....
İnatçı mı inatçı bilmiş mi bilmişsin ...
Ama hala kocaman yürekli, sevecen ve neşelisin...
Arkadaş dedin mi akan sular duruyor senin için...
Bir de anlayabilsen 24 saat sürmez hiçbir oyun, her eğlencenin bir sonu vardır ...(tabi bir bilsen senin annen sabah bir çıktı mı oynamaya dışarı, ancak asker babanın eve çağıran gür sesiyle bulurdu evin yolunu ..) iyi ki bilmiyorsun yoksa ne desem nafile olurdu degil mi?)
Karşıyım canım genetiğin böyle seçici olmayan aktarımlarına ...:)Bir sonraki kuşağın hayatını kolaylaştıran özellikler geçmeli değil mi canım !!!!
Seninle büyümek böyle işte bazen kasırgada savrulan bir geminin güvertesinde olmak gibi bazen de efil efil esen rüzgarlara verip kendi bir ağacın gölgesinde uyumak gibi ... en güzeli de ... yeni merhaba dediğim şu 34 yaşımda yaklaşmışken yolun yarısına hayatın o en başına dönebilmek ... unutmak o çocuk oyunlarda anı, kendini o yıllarda hatırlamak istediğin an başa sarabilmek yani
cok güzel
iyi ki varsın bebeğim

11 Aralık 2010 Cumartesi

yeni yılı karşılarken



yeni yıla doğru her yanı saran o alışveriş çılgınlığını değil ama gönüllere neşe saçan bu görüntüyü sevdim. Gördüğüm en şirin orkestra ... - kutup ayılarının küresel ısınma nedeniyle karşı karşıya olduğu tehlikeleri düşünmemeye çalışıyorum, ve etrafımızı saran diğer pek çok sıkıntı ve hüznü- bazen sadece ana odaklanıp sadece çocuksu sevinçlere sarılıp kalmak istiyor insan ...Asya'nın neşesi bana da sirayet etti, bıraktım ben de kendimi kucaklandım :)

bir tutam bahce



Biraz çiçek toprağı ... plastik bir tepsinin içinde de olsa ....ektiğin çiçekler semiz otu da olsa seni oyalıyor dinlendiriyor ... ve candüşmanım en büyük rakibim televizyondan seni bir süre için de olsa uzak tutuyor.
Farkındalığın arttığından beri tv vazgeçilmezlerin arasına girdi :( çünkü su ve kum oyunu dışında hiçbirseyi yalnız yapmak istemiyorsun ve evet itiraf ediyorum ben de sabah kalkarkalkmaz oyun hamuru oynayamıyorum seninle ya da saatlerce puzzle yapamıyorum yoğun gecen bir iş gününün ardından, bazen sadece uyku öncesi kitaplarına kalıyor ancak enerjim sense yalnız kaldığın her an tv önünde alıyorsun soluğu ... elimden geldiğince alternatif yaratmaya çalıssam da galip geliyor o dikdörtgen kutu maaalesef ama vazgecmeyecegim tabi ona karsı direnmekten.... yarım saatlik toprak aktiviten bana bir o kadar süren balkon yıkamaya malolsa da ya da üc kez ustunu de degistirsem su oynayacaksın diye vazgecmeyecegim .....vazgecmemeliyim degil mi? siz neler yapıyorsunuz .....?

10 Aralık 2010 Cuma

neler olmaktaydı ...

yogun bir dönem geçirdik içinde tebdil-i mekan-ı barındıran, yogun iş saatleri taşan sabırlar Asya'nın sabrı zorlayan inat nöbetleri, gözümün içine baka baka hayırlarıma rağmen sanki ne yapsam da annemi çıldırtsam edasıyla .... benim kendimi bazen ve sık sık kaybedişim sonra da oturup buna tüm o suçluluk duygularıyla üzülüşüm :( böyle geçti yazmayalı günler..
Artık yeni mekanımıza alıştık, orayı da bizim yaptık :)fotoğraf makinemiz de döndü tamirden hatta ilk kayıtlarına başladı bu sabah Asya balkondaki bahçesinde !!! oynarken... belki aksam burada yerini alır o resimler ...
Rutinimize dönmek güzel, dinginleşmek, ayak uydurabilmek yeni düzene ...bir sürü detay var anlatacak aktaracak bu daha baslangıç....