13 Mart 2012 Salı

Minik tatlı cadılar ve ebeveynleriyle ilişkileri üzerine naçizane lakırdılar..:)




Geçen hafta cumartesi Asya'nın kreşinde veliler için düzenlenen bir diğer eğitim seminerine gittim. Başlığı "Etkin iletişimle çocukta davranış değişikliği" ydi.

Asya için kreş ararken en büyük kriterim referans olmuştu. Aynı kreşte büyümüş ve şu an en küçüğü 7 yaşında olan çocuk eğitiminde ortak felsefeleri güttüğüm arkadaşlarımın çocukları... Bence bir eğitim kurumunu anlamanın en iyi yolu buydu. İddialı oldukları en önemli konularsa ne sanat ne yabancı dil eğitimi ne şu ne bu felsefeydi... En iddialı oldukları nokta iletişimde ben dilini kullanan, özgüvenini -bilimum sahne performansından, büyük prodüksiyonlu sene sonu gösterilerinden değil- kendini ifade ediş ve sorun çözebilme kabiliyetinden alan çocuklar yetiştirmek.

Dolayısıyla bu "ben dili" meselesi 1 yıldır gündemimize böylece girmiş bulunmaktaydı. Seminerin odağı da çocukta olumlu davranış değişimi istiyorsa ebeveylerin de ben dili kullanmaları gerektiğiydi. İdarecilerinin sohbetlerini çok sevdiğim ve doyurucu bulduğum için Asya'nın kreşine sık sık ve uzun soluklu ziyaretler yaptım. Eğitimci olmama rağmen ben "ben dili" ni bilmiyordum daha önceleri -ya da sık kullanmıyordum demeliyim- Ve ne kadar mucizeler yaratabileceğini de özellikle okul öncesi dönemde ... Özetlemek gerekirse ben dili çocuğumuzla davranış degişikliği gerektiren konularda konuşurken "sen, sen" diye yönelmek ve bir nevi suçlamak yerine "sizde uyanan duyguları ifade etmeyi içeriyor. Yani ...
"sana eşyalarını topla dedim" yerine "eşyalarını toplarsan mutlu olurum", "sakın benimle bir daha böyle konuşma yerine" " benimle böyle konuşmandan hoşlanmıyorum. Çok kızıyorum, istemiyorum"
" sakın bana vurma " " bana vurmanı istemiyorum"
" çabuk arkadaşından özür dile" " arkadaşından özür dilemenin çok hoş bir davranış olduğunu düşünüyorum." gibi. İtiraf etmeliyim alışkın değilseniz bir süre zorlanabilirsiniz. :)
Seminerdeki diğer önemli nokta...
sorunların teşhisi...
Ortadaki sorun ya....
çocuğunuzdur... (oyuncağını kendi kurmak ister başaramaz sinirlenir...)
ya da sizsinizdir (işten geldiniz yemek yapmanız vs.gerek çocugunuz habire eteğinizden çeker kriz doğar-burada sorun sizsinizdir. 5 -10 dk ka da olsa çocukla ilgilenmeli ama sonra yapmanız gerekeni anlatmalısınız.(özellikle 3 yaş üstüyse) Onu sürece dahil edebilirsiniz. Diğer ebeveynden yardım alabilirsiniz. Kimse yoksa ve ilgilendiğiniz halde (10 dk öpüştünüz koklaştınız oynadınız ve sonra birlikte hazırlayalım mı yemeği ya da neden sende mutfak masasında resim vs yapmıyorsun ben de seni çok özledim falan dediniz) kriz devam ediyorsa
(normalde böyle bir durum hep tartışarak çözümlenmeye çalışılıyorsa çocuğun ilk seferde uzlaşmacı tepkiye olumlu reaksiyon göstermesi beklenmemeli) tepkisiz kalarak işinize devam edin. Takip eden 3-4 gün daha tutarlı olursanız ve bunu bozan diğer bir ebeveyn ya da bir büyük olmazsa çocuğunuzda davranış değişikliği başlayacaktır. Sizin onu özlediğinizden ve sevdiğinizden emin (onu dikkate alıp dinliyor ve vakit geçiriyorsunuz 10 dk sürede) Dediğiniz işi yapmak zorundasınız (herkesin karnı doyacak) onunla olmayı arzu ettiğinizi biliyor (işe dahil etmeye çalıştınız mutfakta kalırmısın dediniz) Çocuk : "seviliyorum, özeniliyorum, özlenmişim, isteniyorum".

Bunları zaten biliyoruz gel görki stresli günlerde çok zor diyebiliriz hepimiz deriz. Ama deneyin - tecrübeyle sabit, ben çok denedim- yemek vs.için sert uyaran bir üslup çocukta krizi daha da körüklüyor ve 10 dk ayırmaktan üşenen bize bunun bedeli bazen koca bir gece sinir harbi oluyor. Ve tekrarlı olduğunda cocuğumuzla iletişimimiz bozuluyor ve bu yaşamımızın diğer alanlarına sirayet ediyor.
Biz 2 yaş sendromu da yaşadık şu an 4 yaş inatçılıkları da yaşıyoruz ...ama çok hafif atlattık , atlatıyoruz.
Ben bunu anne baba olarak ortak dil kullanışımıza ve tutarlı -mümkün olduğunca- olmamıza bağladığım kadar "ben diline" de bağlıyorum. Ha unutmadan bir de iletişim esnasında eğilip mutlaka onun göz hizasına inmeye ....
Seminerde sık sık gündeme gelen genetik faktörler -doğuştan gelen agresyon ya da inatçılık- da bence empatik ve ben dili yaklaşımıyla averaj bir düzeye indirilebilir bence aksi halde insanın tekamül edebilen bir varlık olduğunu nasıl söyleyebiliriz. Son sözüm seminerde de "ama siz benim çocuğumu bir bilseniz herşeyi denedik" diyen ebeveynlere ....maalesef ... onlar sadece küçük birer canlı evet doğuştan getirdikleri ve kişiliklerini oluşturan pek çok yapıtaşı var ama bunlardan negatif olanları agreve eden biz ebeveynlerin tutumları bence...






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder