30 Temmuz 2010 Cuma

Anthony+%26+The+Johnsons+-+Hope+There%27s+Someone

video_player_embed_code_text

video görüntülenemiyorsa ki çok muhtemel buradan da dinleyebilirsiniz www.dailymotion.com /Anthony & The johnsons nefis bir ses duymayı özlediyseniz ...

bir kitabın ardından


leyla Navaro'nun Gerçekten Beni Duyuyor musun? adlı kitabını henüz bitirdim. Saptamalarını ve bunları aktarım tarzını beğendiğim bir psikolog-yazar. Kitapta altını çizdiğim birkaç noktayı paylaşmak istedim. Dikkatimi çeken 3 ana konudan ( çocukta öz denetimi geliştirme, takdir ve övgüde dikkat edilecek unsurlar, ve katılımlı iletişim) ilk ikisinde sanıyorum mesleki alt yapı ve kişisel hassasiyet nedeniyle doğru yerde olduğumu ama katılımlı iletişim konusunda eksiklerim olduğunu gördüm.
1. İç kontrollü disiplin (özdenetim) ya da otonomi: kişinin bazı kuralları benimsemesi ve dış uyarılara gerek kalmadan bu kurallara kendi kendine uyması veya uygulamasıdır. (Navaro, L., Gerçekten Beni Duyuyor musun?. sf.89) Çocuğa (ya da öğrenciye) öz denetimi kazandırmanın yolu önce beklenti ve kuralları açıklayıp,(okulda da çalışma tekniklerini ve stratejilerini) göstermek, çocuk bunları uygularken pozitif bir yaklaşımla desteklemek, tam bağımsızlığa giden yolda hayati anlarda ufak destekler atıp ama hata yapmasına da izin vererek onun en sonunda bağımsız kararlar alıp uygulayabilen ve edimlerinin sorumluluğunu alabilen bir birey olmasını sağlamaktır. Tabi bu arada her zaman tutarlı ve istikrarlı olmak da elzemdir.
2. Takdir ve övgüde dikkat edilecek unsurlar: Navaro'ya göre övgü ve takdir çocugun kişiliğine değil çabasına, becerilerine yani davranışına ve neticelerine ilişkin olmalıdır. örneklemek gerekirse odasını düzenleyen çocuğa "sen çok tertipli bir çocuksun" demek yerine "odan çok dağınıktı, bu kadar kısa zamanda topladığına inanamıyorum""kitapların masada yığılmıştı rafa dizmen iyi olmuş" " odan şimdi daha büyüdü, odana girmek benim içn zevk oldu "gibi...
Sen çok uslusun, tertiplisin, zekisin, akıllısın, gibi nitelik ve sıfatlar çocuğu bu kelimeler içine hapsedip aksi davranışlarla kabul görmeyeceği inancı doğurabileceginden cocugun özgürlük alanını daraltır diyor yazar.
3. Katılımlı iletişim: Basit bir tanımla karşımızdakini dinlerken onun ifade ettiği duyguyu tekrar etmemiz özümlememiz ve yansıtmamız.
Çocuk : öğretmen bana bağırdı, bütün sınıf da gülmeye başladı.
Duygu(Ben olsam ne hissederim): Utanma.
Katılımlı dinleme: Bu da seni utandırdı veya mahçup oldun
Çocuk : evet ....
(sayfa 137)
..... en büyük faydası duygularının aynasında kişi sorununu gözünde büyütmemeye başlıyor ,dikkatlice dinlendiğini ve anlaşıldığını gören kişi rahatlayıp ya probleme daha bir sakinlikle çözüm buluyor ya da yaşadığı duruma gülebiliyor ...vs....
Geçen gün Asya'yla bu bilgi ışığında katılımlı dinleme egzersizi yapma fırsatım oldu.:)

Parkta Asya sallanan atın üzerinde ben de arkasında duruyorum. dıgıdık deyip sallanıyor.Birden
Asya : anne korktum
Ben : Atın öne arkaya hızla hareket etmesi seni heyecanlandırmıs olabilir,bu çok normal istersen elini tutabilirim öyle sallanırsın.
Sonuç: Asya attan inmedi ve sallanmaya devam etti bir süre gectikten sonra indi.

Daha önce diyalogumuz şöyle gelişiyordu. Korku ifadesini kabul etmekten imtina ediyordum diline dolanmasın diye.ama böylece belki de hissetiği duyguyu anlamadığım ya da önemsemediğim mesajı gidiyordu.
Asya : Anne korktum.
Ben : Korkacak birşey yok bebeğim bak ben yanındayım buradayım korkma...hadi devam edelim dıgıdık...
Asya: Bana Sarılır ve inderdi.
( farkında olmadan gönderdiğim mesajlara bakın: korkacak ne var sen kendi kendine birseyler uyduruyorsun alttarafı plastik at, anne varken korkulmaz -yani yokken korkabilirsin-

Dilimde sürekli bir radarla gezmesemde artık mesajlarıma böyle durumlarda daha bir dikkat ederek konusuyorum Asya'yla. Ve faydalı sonuçlar elde edebileceğime de inanıyorum.

sangalyozlar :)




aktivite zamanı

tüm sendromlarımıza çare oyun hamurlarımız ve uhumuz yapıştırmalarımız








29 Temmuz 2010 Perşembe

nehir ve asya

nehir ve asya ... araları tam 1 ay teyze kızı kızları :) tekirdağ'da buluşuyorlar senede bir gün - gerçi bu sefer 3-4 gün- nehir tam bir bülbül olmuş şarkılar, türküler, şiirler ... güzel anlaşıyorlar tabi arada sırada " hayır o benimlerrrr" , ama tutunca ellerinden kutu kutu pense diye kalmıyor sorunlar ...

27 Temmuz 2010 Salı

blogger'a ne oluyor ???

eski videolarımıza ne olduğunu ve artık neden video yükleyemediğimizi bilen var mı acaba ????

25 Temmuz 2010 Pazar

hızlı tatil okumaları & düşündürücü bir kitap ve bir dergi ...

Tatilde gerilim aksiyon tarzı iki kitap elimdeydi ...Biri Jean -Christope Grange'ın ölü ruhlar ormanı. Her zamanki Grange tarzı sürükleyici merak uyandırıcı bir kurgu ama maalesef aynı derecede etkili olmayan bir sondu. Genelde bu tarz yazanlar sanırım okuyucunun ilgisini çekmek adına fazla uç karakter ve mizansen yaratmayı çok seviyor ama sonunda ne yapacaklarını nasıl bağlayacaklarını biraz şaşırıyorlar ..aynısı Dan brown'un Ksyıp Sembolü'nde de vardı. Yine de yorucu bir günün sonunda Asya uyurken sayfalarını hızlı çevirebildiğim kitapları daha bir tercih ediyorum. Hep aynı hayal kırıklığını yaşasam da. Diğer kitapsa Histeri, Laura Lipman adında bir yazarın. Şu sıralar çok satan raflarında görülebilenlerden. Kitabın arka kapağında bahsedilen gizem, heyecan maaalesef kitabın içinde eksik. Bir ara hiç ilerleyemeyeceğimi sandım.Ama ne yazık ki,zorlansam sıkılsam bile başladığım kitabı mutlaka bitirenlerdenim. Allahtan hikaye sonra biraz tatlandı ve sonu ilk kitabın aksine daha tatmin edici bitti.
Artık evdeyim ya. Kendime ciddi okumalar için zaman ayırabiliyorum. Elimde bir kitap ve dergi var. Kitap Leyla Navaro'nun Gerçekten Beni Duyuyor musun ? Tapınağın Öteki Yüzü'le tanıyıp beğendiğim bir psikolog Navaro. ebeveyn çocuk iletişimi üzerine bir kitap. Ve asya'nın bilimum sendromlarında nasıl reaksiyon göstermeliyim sorularına cevap bulabileceğimi umuyorum. Okudukça buraya not düşeceğim.
Dergiyse Adbusters 2010 yaz sayısı. Yine inanılmaz bir sayı çıkarmışlar. Tamamiyle protest bir yaklaşımı olduğunu belki daha önce belirttiğim dergi bu sayısında modern insanın depresif ruhunun nedenlerini sadece fizyolojik değil-yetersiz seratonin üretimi vs- bilişsel anlamda da inceliyor yazılarıyla... ve dünyamızın tehtidi altında olduğu tüm sorunların aynı paralellikte nasıl beynimizi de etkilediğini , bilişsel mekanızmalarımızın işleyişini nasıl felç ettiğini ve modern insanın çareyi neden anti-depresanlarda bulduğunu anlatmaya çalışıyor, çok çarpıcı ifade ve sloganlarla ... derginin bu etkileyici yazılarından bazı bölümleri çevirip aktaracağım.
kapağını açtığınızda şöyle bir karşılama var...
(çeviri)
30 saniye düşünmemeyi dene
Yapamıyorsun değil mi?
Denemeye devam et
O meşgul zihninin dırdırlarını susturabiliyor musun?
Eğer başarabiliyorsan ...
o zaman yeni bir maceraya hazırsın. Başlamaya hazırsın..

23 Temmuz 2010 Cuma

evimizdeyiz

Uzun bir aradan sonra nihayet evimizdeyiz... evet çok gezdik, sevdiklerimizle kucaklaştık, mutlu olduk hasret giderdik, yedik, içtik.... ama evde olmak da güzel ... aktif dinamik enerji küpü çocuklarımızı yaz aylarında hem sıcaktan koruyup, hem de oyalamak çok ama çoook zor(muuuuşşşş) :) ...
Dile kolay neredeyse bir ay Asya'yı oldukça değiştirdi. Dillendikçe dillendi ...zayıfladı, boyu uzadı,ve bazı alışkanlıkları olumlu bazı alışkanlıkları da olumsuz yönde şekillendi ..
önce.....olumsuzdan olumluya :
Gece uykularına biberonda sütü ve salıncağında sallanarak yatan Asyam, artık sütünü içip, dişini fırçalayıp, evet eskiye göre biraz daha geç bir saatte evet biraz mızıldanarak ama döne döne yatağında kendi uyuyor artııııık :)(tatil öncesi en büyük endişemdi Allahım bu çocuk asıl uyuyacak hamak mı götürsem beraberimde derken ...hanımefendinin kendi kendine da uyuyabildiğini keşfettik :.)
olumludan olumsuza:
!.Yemek düzeni doğduğundan beri gayet iyi olan Asyam hariboları bonbonları öğrendi sebzelere burun kıvırır oldu, sıcakların da etkisiye karpuza katık edip ne yedirebiliyorsak onunla beslenir oldu.Sıcaklardan biz ne yiyebiliyoruz ki diyerek fazla kafaya takmıyorum. Kışa döneriz eski rutinlere umarım ...sağlık olsun
2. İki kat inatçı oldu. Oyun parklarından, bahçelerden eve sokmak, yedirmek, yatırmak bazen o kadar zor ki :)işte haribolar, bonbonlar o zaman devreye giren kurtarıcılar oldu.
3. Tuvalet eğitimine ara verdik beze döndük. Malum yollarda, ve farklı mekanlarda olumsuz etkilenebilirdi ... (bugün itibariyle yeniden başladık.. ufak kazalara rağmen unutmamışız lazımlığımızı arasıra uğruyoruz :)

İşte tatilden arta kalanlar bunlar bir de tabi fotolar ...

Tekirdağ limanı...



Komşu teyze bahçemizin üzümleri...

13 Temmuz 2010 Salı

tekirdağ

kendi resimlerimizi yükleyene kadar bir tutam tekirdağ...
kordon boyu, sandallar, ve martı çığlıkları.. küçük bir deniz şehri





4 Temmuz 2010 Pazar

1 Temmuz 2010 Perşembe

resimlerin diliyle 1

sarımsaklı'dan Ayvalık'a giderken minibüs camından...

Cunda... sahilde dinlenirken

Cunda'daki en güzel binalardan biri Karadeniz Pastanesi

Cunda'dan eski Rum evleri ...

resimlerin diliyle 2

Asya'la Karadeniz pastanesinde

Asya ve Sanem .. birinci dereceden kuzen olduklarına kim inanır ?:)

mini klüp aktvite alanından ceeeee

gezmeye gidiyoruz!!!!