23 Ağustos 2012 Perşembe

15 Ağustos 2012 Çarşamba

ufak tefek ondan bundan

sanayideyiz ailece, arabamızın lastikleri değişiyor....usta yamağının lastiği döndürerek götürüşünü izleyen Asya :
-aaa tıpkı benim su damacanasını çevirmem gibi deyiveriyor...
herşeyi ve her gördüğünü yapmak istiyor . Orada çalışan ufak çocuğu kendisine yakın bulduğu için bende onun gibi vidaları çevirebilirim arabanın altına girebilirim... ve giriyor da çağırıyorlar gel bak diye ilgiyle bakıyor...derken dizi dizi İngiliz anahtarları tornavidaları vs. görünce yine
-a tıpkı benim tamirlerim gibi diyor bu sefer...
bayılıyor birşey tamir edilirken seyretmeye .... bende hoşlanıyorum onun bu ilgisinden .... eliner yakışıyor sonra oyuncak tornavidalar, makas, plastik iğne ....
çok seviyorum onu böyle şeylerle meşgul görmeyi. Bebeklere de yer var o güzel çocuk dünyasında tamir aletlerine de....
Sonra ayrılıyoruz sanayiden benim aklımda yaz tatilini çalışarak geçirmek zorunda kalan o küçük çocuk. 10 kardeşler 6'sı erkek 4'ü kız. Hepiniz çalışıyormusunuz diyorum evet diyor. Maşallah. kızlar ne iş yapıyor diyorum.Bulaşık yıkıyor televizyon izliyorlar diyor. Evdeler, anlıyorum. Onlara biçilen görev bulaşık yıkamak anca. Derdim gencecik yaşta çalışsınlar değil elbet ama böyle atıl kalmasın kızlar ömür boyu...baba ocağından koca ocağına bulaşık yıkamaya gitmesinler eteklerinde 10 çocukla .... aklımda bunlarla ayrılıyorum oradan....
Asya uykusu başına vurmuş giderayak babasını da beni de zıvanadan çıkartmanın keyfiyle oturuyor arkada....:)
Şu sıralar Elif Şafak'ın "firarperest"ini okuyorum.... pek güzel yazmış söylemiş: kadınlık halleri, insanlık halleri, dünya halleri...... akla, gönüle yüreğe dokunan yazılar ...... tavsiye ederim. Pek çok kitabını okudum Şafak'ın o sufi dilini, berrak aklını seviyorum. Pek keyif alıyorum kelimeleriyle yol almaktan

9 Ağustos 2012 Perşembe

tam tatilci....



Antalya'dan tebdil-i mekanda ferahlık olur diyerek 1 hafta önce Belek'e gelişimizin üzerinden 1 hafta geçti. Eşim çalışırken ailece beraber olabilelim diye aldığımız bu karar en çok Asya'ya yaradı. Ben okula gitmek için hergün 2 saat direksiyon sallayayım babası gece geç saatlere kadar çalışsın heyhat kimin umurunda bizimki ben yokken babayla otelin keyfini çıkarıyor...hertür animasyon park vs. faydalanıyor, benleyken de havuz sefasına diyecek yok...
Bu yaz Asya tam birtatilci oldu

n

5 Ağustos 2012 Pazar

şu sıralar elimizde

Asya belki de her çocuk gibi yaz tatilinde TV izlemeyi biraz abarttı. Özellikle Tekirdağ'da deniz vs aktivitesi de yapamayınca saatlerce ekrana zamklandı diyebilirim. Ben de antalya'ya döner dönmez hem eli kolu çalışsın hem ince motor hareket pratiği olsun odaklansın vs diye Mothercare'den çok güzel oyuncaklar aldım. Biri resimde görülen dikiş seti. Asya da çok sevdi ama ben bayıldım. asya'dan gizli yaptığım oldu. :) Delikli kartlar üzerinde çocuk dikiş pratiği yapıyor Plastik bir iğnesi var. Asyanın ipliği geçirirkenki hali çok komik. Renkli boncuklar var süslemek için hep dikerek. En sonunda resimleri boyuyor. kartlar elde ediliyor. Setin adı ELC Stich and Framecards. Asya'nın ilgili fotolarını henüz çekemedim. Sonraya kalsın





Buna ek olarak bir kutu makara+iplik, renkli büyük düğmeler ve yine ipliklerden oluşan iki oyuncak daha aldım. Onlara çok ilgi göstermiyor. Ama ben yine de oynamsı için teşvik ediyorum. Bazen kolye falan yapıyor makaraları dizerek, düğüm atmayı öğreniyor. Bence harikalar
Şu sıralar Mothercare de indirim olduğu için hepsini yarı fiyatına aldım. Bu da artı bir güzellik oldu. Yoksa bir kutu makara ve ayakkabı bağı gibi bir ip için fiyatı pahalıydı.
İşte böyle ..anlamlı oyuncak almak isteyenlere duyurulur :)

inişli çıkışlı

Asya'yla bir süredir inişli çıkışlı bir birliktelik yaşıyoruz :) !!!
bunda 1,5 aydır değişik yer ve mekanlarda ama hiç ayrılmaksızın birlikte oluşumuzun, sıcakların, yazın değişen huyların, benim premans'ımın :), büyüklerin sağlık sorunlarının, ve yine sıcakların, maalesef düzensiz ev hayatımızın , ve sıcakların etkisi büyük...
o yüzden pek bloga da yazmak istemedi canım bir süredir tatil fotoları ve küçük vecizelerle yetindim. Oysa bahsetmek istediğim bir sürü şey var. Asya kuzusu büyürken artan inatçılığının yanısıra pek çok şeyi daha kattı hayatına. Bunların en büyüğü artık yüzme öğrenmiş olması.
tatil öncesi çocuk havuzunda dalmaya başlamıştı. tatil dönüşü bu faaliyeti büyük havuza taşıdı ve kolluklarını hepten attı. Artık dalıp çıkan, kulaçlayan burcuna yakışan "bir balık kızım var" o benim denizkızım. Suyu inanılmaz seviyor. Kendine suda çok güvenmesi bizi korkutsa da tek çaremiz sürekli yanında olmak. Kendine güvenini anlamlandıramayacağı korkutucu uyarılarımızla zedelemek istemiyorum. Ona eşlik etmek yorsada en doğru olanın bu olduğuna inanıyorum.
Bunun dışında dil tam bir pabuç .... bizden duyduğu herşey maalesef yine bize dönüyor. trafikte sürekli sansür var artık dilimizde :)
tesellileri ve ilgisini göstermesine bayılıyorum
İstanbul'a uçarken tirbulansta ben biraz telaşlanınca... "Korkma anne bu uçak sadece uçuyor korkma"demesi . Geçen hafta hastalandığımda yanıma uzanıp eliyle ateşime bakıp eli alnımda benim ona yaptığım gibi dua okuması.... bir ömre bedel anlar
ama sonra evet artık bayağ büyüdü olgunlaştı diye düşünüp benzer olgunlukları eve gitme vakti geldiğinde oyundan kalkması gerektiğinde gösteremeyince yaşadığım şaşkınlık, sonrasında çatışmalarımız .... bazen çabucak tatlıya bağlanması, bazen yüreğimi burkan haller alması ...
annelik bir süredir benim için bir sorgu sual kızımın kişiliğine saygı göstermekle onun kaprislerine boyun eğme arasındaki çizgi nerede, nereye kadarı şımartmak nereye kadarı saf bir sevindirme, bu buram buram özgüven!!! taşıyan herşeyi ben yaparımcılıklar nereye kadar tolere edilmeli ..... Asya'yı büyütürken en çok içgüdülerime güvendim, ona yakın olmaya, etkili iletişim kurmaya, iyi dinlemeye, iyi gözlemlemeye çalıştım, meyvelerini de aldım. Çok uzun süreli sendrom dönemleri yaşamadık.
Umarım son dönemlerde bizi sık sık yoklayan şu inatçılık krizlerini de daha güzel çözmenin (küçük sürprizler vaad ederek ya da kızarak) değil bir yolunu bulurum.Sanırım konuşurken itina ettiğim göz hizası ilkesini ruh hizasında da uygulamayı ihmal etmemeliyim.
Bakalım....