30 Temmuz 2010 Cuma
bir kitabın ardından
leyla Navaro'nun Gerçekten Beni Duyuyor musun? adlı kitabını henüz bitirdim. Saptamalarını ve bunları aktarım tarzını beğendiğim bir psikolog-yazar. Kitapta altını çizdiğim birkaç noktayı paylaşmak istedim. Dikkatimi çeken 3 ana konudan ( çocukta öz denetimi geliştirme, takdir ve övgüde dikkat edilecek unsurlar, ve katılımlı iletişim) ilk ikisinde sanıyorum mesleki alt yapı ve kişisel hassasiyet nedeniyle doğru yerde olduğumu ama katılımlı iletişim konusunda eksiklerim olduğunu gördüm.
1. İç kontrollü disiplin (özdenetim) ya da otonomi: kişinin bazı kuralları benimsemesi ve dış uyarılara gerek kalmadan bu kurallara kendi kendine uyması veya uygulamasıdır. (Navaro, L., Gerçekten Beni Duyuyor musun?. sf.89) Çocuğa (ya da öğrenciye) öz denetimi kazandırmanın yolu önce beklenti ve kuralları açıklayıp,(okulda da çalışma tekniklerini ve stratejilerini) göstermek, çocuk bunları uygularken pozitif bir yaklaşımla desteklemek, tam bağımsızlığa giden yolda hayati anlarda ufak destekler atıp ama hata yapmasına da izin vererek onun en sonunda bağımsız kararlar alıp uygulayabilen ve edimlerinin sorumluluğunu alabilen bir birey olmasını sağlamaktır. Tabi bu arada her zaman tutarlı ve istikrarlı olmak da elzemdir.
2. Takdir ve övgüde dikkat edilecek unsurlar: Navaro'ya göre övgü ve takdir çocugun kişiliğine değil çabasına, becerilerine yani davranışına ve neticelerine ilişkin olmalıdır. örneklemek gerekirse odasını düzenleyen çocuğa "sen çok tertipli bir çocuksun" demek yerine "odan çok dağınıktı, bu kadar kısa zamanda topladığına inanamıyorum""kitapların masada yığılmıştı rafa dizmen iyi olmuş" " odan şimdi daha büyüdü, odana girmek benim içn zevk oldu "gibi...
Sen çok uslusun, tertiplisin, zekisin, akıllısın, gibi nitelik ve sıfatlar çocuğu bu kelimeler içine hapsedip aksi davranışlarla kabul görmeyeceği inancı doğurabileceginden cocugun özgürlük alanını daraltır diyor yazar.
3. Katılımlı iletişim: Basit bir tanımla karşımızdakini dinlerken onun ifade ettiği duyguyu tekrar etmemiz özümlememiz ve yansıtmamız.
Çocuk : öğretmen bana bağırdı, bütün sınıf da gülmeye başladı.
Duygu(Ben olsam ne hissederim): Utanma.
Katılımlı dinleme: Bu da seni utandırdı veya mahçup oldun
Çocuk : evet ....
(sayfa 137)
..... en büyük faydası duygularının aynasında kişi sorununu gözünde büyütmemeye başlıyor ,dikkatlice dinlendiğini ve anlaşıldığını gören kişi rahatlayıp ya probleme daha bir sakinlikle çözüm buluyor ya da yaşadığı duruma gülebiliyor ...vs....
Geçen gün Asya'yla bu bilgi ışığında katılımlı dinleme egzersizi yapma fırsatım oldu.:)
Parkta Asya sallanan atın üzerinde ben de arkasında duruyorum. dıgıdık deyip sallanıyor.Birden
Asya : anne korktum
Ben : Atın öne arkaya hızla hareket etmesi seni heyecanlandırmıs olabilir,bu çok normal istersen elini tutabilirim öyle sallanırsın.
Sonuç: Asya attan inmedi ve sallanmaya devam etti bir süre gectikten sonra indi.
Daha önce diyalogumuz şöyle gelişiyordu. Korku ifadesini kabul etmekten imtina ediyordum diline dolanmasın diye.ama böylece belki de hissetiği duyguyu anlamadığım ya da önemsemediğim mesajı gidiyordu.
Asya : Anne korktum.
Ben : Korkacak birşey yok bebeğim bak ben yanındayım buradayım korkma...hadi devam edelim dıgıdık...
Asya: Bana Sarılır ve inderdi.
( farkında olmadan gönderdiğim mesajlara bakın: korkacak ne var sen kendi kendine birseyler uyduruyorsun alttarafı plastik at, anne varken korkulmaz -yani yokken korkabilirsin-
Dilimde sürekli bir radarla gezmesemde artık mesajlarıma böyle durumlarda daha bir dikkat ederek konusuyorum Asya'yla. Ve faydalı sonuçlar elde edebileceğime de inanıyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder