5 Ağustos 2012 Pazar

inişli çıkışlı

Asya'yla bir süredir inişli çıkışlı bir birliktelik yaşıyoruz :) !!!
bunda 1,5 aydır değişik yer ve mekanlarda ama hiç ayrılmaksızın birlikte oluşumuzun, sıcakların, yazın değişen huyların, benim premans'ımın :), büyüklerin sağlık sorunlarının, ve yine sıcakların, maalesef düzensiz ev hayatımızın , ve sıcakların etkisi büyük...
o yüzden pek bloga da yazmak istemedi canım bir süredir tatil fotoları ve küçük vecizelerle yetindim. Oysa bahsetmek istediğim bir sürü şey var. Asya kuzusu büyürken artan inatçılığının yanısıra pek çok şeyi daha kattı hayatına. Bunların en büyüğü artık yüzme öğrenmiş olması.
tatil öncesi çocuk havuzunda dalmaya başlamıştı. tatil dönüşü bu faaliyeti büyük havuza taşıdı ve kolluklarını hepten attı. Artık dalıp çıkan, kulaçlayan burcuna yakışan "bir balık kızım var" o benim denizkızım. Suyu inanılmaz seviyor. Kendine suda çok güvenmesi bizi korkutsa da tek çaremiz sürekli yanında olmak. Kendine güvenini anlamlandıramayacağı korkutucu uyarılarımızla zedelemek istemiyorum. Ona eşlik etmek yorsada en doğru olanın bu olduğuna inanıyorum.
Bunun dışında dil tam bir pabuç .... bizden duyduğu herşey maalesef yine bize dönüyor. trafikte sürekli sansür var artık dilimizde :)
tesellileri ve ilgisini göstermesine bayılıyorum
İstanbul'a uçarken tirbulansta ben biraz telaşlanınca... "Korkma anne bu uçak sadece uçuyor korkma"demesi . Geçen hafta hastalandığımda yanıma uzanıp eliyle ateşime bakıp eli alnımda benim ona yaptığım gibi dua okuması.... bir ömre bedel anlar
ama sonra evet artık bayağ büyüdü olgunlaştı diye düşünüp benzer olgunlukları eve gitme vakti geldiğinde oyundan kalkması gerektiğinde gösteremeyince yaşadığım şaşkınlık, sonrasında çatışmalarımız .... bazen çabucak tatlıya bağlanması, bazen yüreğimi burkan haller alması ...
annelik bir süredir benim için bir sorgu sual kızımın kişiliğine saygı göstermekle onun kaprislerine boyun eğme arasındaki çizgi nerede, nereye kadarı şımartmak nereye kadarı saf bir sevindirme, bu buram buram özgüven!!! taşıyan herşeyi ben yaparımcılıklar nereye kadar tolere edilmeli ..... Asya'yı büyütürken en çok içgüdülerime güvendim, ona yakın olmaya, etkili iletişim kurmaya, iyi dinlemeye, iyi gözlemlemeye çalıştım, meyvelerini de aldım. Çok uzun süreli sendrom dönemleri yaşamadık.
Umarım son dönemlerde bizi sık sık yoklayan şu inatçılık krizlerini de daha güzel çözmenin (küçük sürprizler vaad ederek ya da kızarak) değil bir yolunu bulurum.Sanırım konuşurken itina ettiğim göz hizası ilkesini ruh hizasında da uygulamayı ihmal etmemeliyim.
Bakalım....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder